Oca 23, 2023 | Donanım
Samsung, katlanabilir amiral gemisi Galaxy Z Fold 5’te telefonun katlanınca tam kapanmama ve ekranın ortasındaki çöküntü sorunlarını çözüyor. Hatta yeni bir habere göre telefonun ekranı artık 360 derece katlanabilecek.
Katlanabilir telefonları dünyanın literatürüne yerleştiren Samsung’un Galaxy Z Fold modeli, çıktığından beri kullanıcıları tarafından bir özelliği sebebiyle eleştiriliyordu. Telefonun açılmış halinin ortasında bir girinti mevcuttu.
Samsung, 2016 yılında aldığı patentin de doğrulayacağı gibi bu kusuru ortadan kaldırıyor. Şirketin en son çıkacak olan Galaxy Z Fold 5’te bu sorunu çözüyor. Gelin detaylarına beraber göz atalım.
Samsung Galaxy Z Fold 5’te ekran daha düz olacak

Kore basınına göre Samsung, Galaxy Z Fold 5’te su damlası şeklinde bir menteşe kullanacak. Bu da Samsung’un sonraki amiral gemisi katlanabilir akıllı telefonunun, arasında boşluk olmadan tamamen düz katlanabileceği anlamına geliyor.
Üstelik Galaxy Z Fold 5’in iç ekranı daha pürüzsüz ve daha az görünür bir kırışıklığa sahip olacak. Bu, Galaxy Z Fold hayranlarının birkaç yıldır istediği bir şey. Haberde Samsung’un yeni menteşe tasarımına ‘dumbbell’ (dambıl) adını verdiğini ve şirketin bu tasarımın patentini 2016’da aldığı belirtiliyor. Ancak maalesef bu tasarımın bir eksi yönü var: IPX8 suya dayanıklılık sertifikası yok.
Bilinmeyen bir nedenden ötürü 2016’da patenti alınan bu tasarım hiç yürürlüğe girmedi. Bu yeni dambıl şeklindeki menteşe sayesinde ekranın dayanıklılığının da arttığı, üzerinde daha fazla katlama ve açılma hareketine dayanabileceği de belirtiliyor.
Yeni çıkan bir habere göre bu yeni menteşe, Galaxy Z Fold 5’in hem öne hem de arkaya katlanabilmesini sağlayacak

Görseldeki telefon her ne kadar Galaxy Z Fold olmasa da Samsung’un patentindeki menteşe ile aynı mantıkta bir menteşeye sahip. Menteşe, boşluğun ortadan kaldırdığı için bu cihazın herhangi bir Fold modelinden daha ince olmasını sağlıyor.

Galaxy Z Fold 5’in ağırlığını da azaltabilecek olan bu menteşe, telefonun hem öne hem de arkaya katlanabilmesine olanak sağlayacak.
Oca 23, 2023 | Donanım
Google, ChatGPT gibi otomasyon ile üretilmiş makaleleri arama motorunda engellemeyeceğini, önceliklerini bilginin doğruluğu olduğunu açıkladı.
Kendi kendine öğrenen yapay zekânın kabiliyetlerini ve velinimetlerini en iyi şekilde görebildiğimiz unsurlardan biri olan OpenAI’ın geliştirdiği
ChatGPT, geçtiğimiz aylarda dünyada büyük bir popülariteye kavuştu.
Ancak tabii ki ChatGPT’nin tepki toplayan işlevleri de vardı. Bunlardan en büyüğü ise ChatGPT’ye makale yazdırabilmeniz. Hatta bazı siteler,
ChatGPT tarafından yazılmış makaleleri paylaşıyorlardı. Futurism’e röportaj veren bir Google yöneticisi, bu makaleleri engellemeyeceklerini belirtti.
“Biz içeriğin nasıl üretildiğine değil, doğru olup olmadığına bakıyoruz”

Futurism’e konuşan Google Arama kamu irtibatı müdürü Danny Sullivan, yaptığı röportajda Google Aramanın bir içeriğin nasıl üretildiğinden ziyade içerisindeki bilginin doğruluğunu göz önünde bulundurduğuna değindi:
“Arama ile ilgili hedefimiz, arama motorundaki sonuç sıralamalarından ziyade insanlar için oluşturulmuş yararlı ve alakalı içeriği göstermektir. Sıralama ekibimiz, içeriğin nasıl üretildiğinden çok içeriğin kullanışlılığına odaklanır. Bu, ister insanlar tarafından ister otomatikleştirilmiş süreçler yoluyla üretilmiş olsun, arama’daki her türlü yardımcı olmayan içeriği azaltmayı amaçlayan çözümler oluşturmamıza olanak tanır.”
Oca 23, 2023 | Donanım
Apple analisti Mark Gurman, Apple’ın yeni nesil HomePod sayesinde akıllı ev asistanlarını yeniden popülerleştirebileceğini ve bu yeni trendde lider marka olmayı amaçladığını iddia etti.
Apple’ın ilk kez 2017 yılında duyurduğu ancak ertelenerek 2018’in Şubat ayında ilk kez piyasaya sürülen HomePod, o dönemin en yetenekli akıllı ev asistanı olarak görülüyordu. Şirket daha sonra daha uygun fiyatlı ve küçük HomePod Mini’yi duyurmuş ve orijinal HomePod serisini rafa kaldırmıştı.
Cupertino’lu teknoloji devi geçtiğimiz günlerdeyse sürpriz bir tanıtım yaparak bir dönemin efsanesi HomePod’u yeniden piyasaya süreceğini açıkladı ve yeni modelini duyurdu. Ancak ortaya çıkan bilgilere ve iddialara göre Apple, HomePod serisiyle Google ve Amazon’u kelimenin tam anlamıyla tahtından etmek istiyor.
Apple’ın bu alanda en büyük rakibi Amazon

Her ne kadar Amazon’un teknolojik ürünlerinin pek çoğu ülkemizde satılmasa da özellikle ABD ve Batı Avrupa’da konu akıllı ev asistanı olunca neredeyse herkes Amazon’un Echo ürünlerini tercih ediyor. Sunduğu bazı özelliklerle şu anda sektörün lideri olarak görülen Echo, akıllı ev sistemleri kullanmayanların bile evinin bir parçası olmuş durumda. Bunun en büyük sebeplerinden biriyse ABD ve Avrupada Echo ürünlerinin Amazon Prime Video ve Amazon Music sistemleriyle tamamen bütünleşmiş çalışması.
Apple analisti Mark Gurman ise Apple’ın akıllı ev asistanları ve ürünleri piyasasına HomePod ile giriş yapacağını ancak çok yakında pek çok çeşitli ürün tanıtabileceğini iddia ediyor. Gurman Apple’ın giriş seviyesi iPad’leri ekranlı bir HomePod’a dönüştürmek için bir “dock” geliştirdiğini, buna ek olarak Apple TV başta olmak üzere tüm Apple ürünlerine HomePod’la kullanılması için “özel” özellikler getireceğini iddia etti.
Aslında Apple bu iPad hamlesiyle evinizde bir kenarda duran ve kullanmadığınız iPad’inizi bir “Amazon Echo Show” rakibine dönüştürmenizi sağlamak istiyor. Apple bu noktada her rakip ürün için farklı ürünler çıkarmak yerine eski iPhone ve iPad’lerin kullanılmasına teşvik ederek hem kendi masrafını azaltmak hem de hemen hemen her eve girmek istiyor olabilir.
Oca 23, 2023 | Haber
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden David Sinclair, 20 yıllık teorisinin peşinden koşarak yeni bir somut başarıya imza attı.
Yaşlanmanın önüne geçerek insan ömrünü uzatmanın peşinde koşan bilim insanları, son derece önemli bir çalışmaya imza attı. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. David Sinclair ile Paul F. Glenn ve ekibi tarafından yürütülen araştırmada
yaşlanma süreci hızlandırılabildi ve yavaşlatılabildi.
Başarı, bugüne kadar yapılan çoğu araştırmanın aksine farklı bir noktaya odaklanılmasıyla mümkün oldu. Bilim insanları, DNA’lardaki mutasyon yerine bu kez
epigenetiğe odaklandı.
Fareler önce yaşlandırıldı, ardından gençleştirildi!

Ekip, memeliler üzerinde bir deneme yapmak için bir grup farenin genetiğini değiştirdi. Bu değişiklik, farelere belirli bir ilaç verildiğinde vücuttaki enzimin genomdaki 20 farklı konumda DNA’yı kesmesini sağlayacaktı.
Bu çalışmanın temeli ise 20 yıllık bir geçmişe sahip. David Sinclair, yaşlanmanın, hücrelerin görevlerini yapmaya devam etmeleri için hayati öneme sahip bilgileri ‘kaybetmesinden’ kaynaklandığını savunuyordu. Bu bilgiler ise ırsi genler tarafından sunuluyordu.
Teoriye göre hücreler, bilgiyi kaybetmeleri nedeniyle zaman geçtikçe genlerini tamir edemez oluyorlardı. Genomik hasar ne kadar birikirse, tamir kabiliyetleri de o kadar düşüyordu.
Çalışmada kullanılan ilaç sayesinde enzim aracılığıyla DNA’da yapılan kesikler de bu test içindi. Yapılan testte David’in teorisiyle paralel etkiler görüldü; fareler haftalar içinde tüylerini kaybetti, aylar içinde de kırılganlık ve doku yaşlanması belirtileri göstermeye başladı.
Yaşlanma süreci geri çevrilebildi:
Sonraki aşama ise farelerde yaşlanmanın geri çevrilip çevrilemeyeceğini görmekti. Bilim insanları, bunu test etmek için ‘yaşlı gözüken’ farelere OSK geni taşıyan Adeno ilişkili virüs enjekte etti. Bu karışım, epigenetik yeniden programlamada etkinliği henüz yeni kanıtlanan bir yöntemdi.
Yapılan gözlemlerde farelerin kasları, böbrekleri ve retinalarında; ilk etapta yapılan DNA kesikleriyle oluşan hasar kaynaklı epigenetik değişikliklerin tersine çevrilebildiği görüldü. Bu da bir hayvanın yaşlanmasının “istendiği gibi kontrol edilebileceğini” ortaya koydu.